Nedir

TÜM ZAMANLARIN EN İYİ 5 KORKU FİLMİ

Korku filmi seyretmeyi herkes sevmez ama adrenalin seviyesini yukarı çekmek için daha kolay bir yol aklıma gelmiyor. Ben şahsen bu tarz konularda korkak sayılırım. Yüzüklerin Efendisi’ni ilk defa izlediğimde yatağın altından Gollum çıkacak diye 1 hafta uyuyamamıştım. Yaş ilerledikçe korku filmlerinin aslında animasyon teknolojilerinden faydalanan görsel şovlar olduğuna kendimi inandırmaya başlasamda, seyrederken hala tüylerimi diken diken ettiklerini itiraf etmeliyim. Bu yazımda size en çok korktuğum 5 filmi listeliyorum.

Doruk Özşahin’in En Çok Korktuğu 5 Korku Filmi

Listenin belli bir sıralaması yok. Hepsinden eşit derece korktum. Ama karakterler özelinde düşünecek olursak Chucky ve Samara’nın kalbimde yeri her zaman ayrı olacak.

Paranormal Activity, ilk filmiyle gerçekten bir çok insanın tüylerin diken diken etti. Film, genç bir çiftin evlerinde garip olaylar yaşamaları sonucu her tarafa kamera yerleştirmeleriyle başlıyor. Çekimler çok samimi olduğu için izleyenler gerçekten yaşanmış olma ihtimali var mı? diye düşünmeden edemiyor. Benim bu filmle ilgili şöyle bir anım var; 2008’de annemler şu an yaşadıkları evi, o evde ölen bir adamın oğlundan satın almışlar. Adam yalnız yaşıyormuş ve mutfak balkonunda oturmayı çok severmiş. Eve taşındıktan sonra filmi seyrettim. Filmi izledikten bir kaç gün sonra da mutfaktaki televizyon geceleri kendi kendine açılmaya başladı. Babamın işi elektronik, adam hala bir mana verebilmiş değil. O televizyon hala geceleri arada sırada açılır.

en iyi 5 korku filmi

Chucky, gençliğimin katili pislik Chucky. O surat rüyalarıma onlarca defa girdi. “Mehaba. Benim adım Chucky. Senin en iyi arkadaşın olabilir miyim?” dedikten sonra satırla insan kovalardı, gözlerini oyardı. Chucky yüzünden Action Man’lerimi çöpe attım. Bazı geceler aklıma geldiği olur. Kendisinden hala tiksiniyorum.

en iyi beş korku filmi çaki

The Orphanage, Laura isimli cici bir hanımefendi, küçüklüğünün geçtiği yetimhaneye kocası ve oğlu ile geri dönüyor. Laura’nın oğlan görünmez bir arkadaş edindikten sonra olaylar patlak veriyor. Alt taraftaki şey var filmde gayet korkutucu izlemenizi tavsiye ederim.

the orphanage

The Ring, Zeynep Arısoy’un bana attığı en büyük kazıktır. Bu filmi Datça’da beraber seyretmiştik. O zamanlar eve bisikletle gidip geliyorum. Datça’da da bilen bilir, sokak lambası gibi ileri teknoloji ürünü cihazlar ya yoktur, ya da bozuktur. Sitenin etrafıda çayır, tarla, çimen ve zifiri karanlık… O çalıların arasından Samara çıkacak diye Lens Armstrong’un dopingli performansını gölgede bırakacak tur zamanlarıyla eve gittim 2 sene boyunca. Hala televizyona fazla yaklaşmam.

ring

28 Days Later, aslında zombie apocalypse tadında bir film. Filmin konusu, bir araştırma merkezinden serbest bırakılan maymunların taşıdığı virüsün insanlara bulaşması ve virüsün bu insanları yaratıklara çevirmesi. Filmin ana karakteri Jim’in yerinde ben olsam kafayı yerdim sanırım. İzleyin.

 

28-days

Aslında korktuğum çok korku filmi var. Saw, Shutter ve Session 9 da listeye girebilirdi ama yazıyı fazla uzatmak istemiyorum. Siz bu yukarıdakileri izlemediyseniz izleyin. Özellikle Chucky pas geçilmemeli.